9 Haziran 2018 Cumartesi

Kanuni Sultan Süleyman Sözleri

Vicdanın senin kıblendir, kaybetme Süleyman.
Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi. Olmaya devlet cihanda, bir nefes sıhhat gibi.
Kılıcın yapamadığını adalet yapar.
Ben ölünce bir elimi tabutumun dışına atın. İnsanlar görsünler ki, padişah olan Kanuni bile bu dünyadan eli boş gitmiştir.
Mevkiler önce Allah’a sonra Devlet-i Aliyye’ye karşı sorumluluktur.
Dostum; ben gönlümü senden yana yolladım, onun bir daha benden yana gelmesi mümkün değil.
Adalete hükmedersen her günün ibadet sayılır.
Eğer ben padişahım diye benim lehimde bir karar verseydin, seni bu kılıcımla öldürürdüm.
Kılıcımızın gölgesi durdukça düşmanlar elbette ki bizden korkacaklardır.
Bre Hasancan, devletin işi görmezden gelmek değildir. Elbet zulmedenler saptanıp cezasını çekecektir.
Saltanat dedikleri bir cihân kavgasıdır. Olmaya baht ü saadet dünyada vahdet gibi.
Onlar (Fatih Sultan Mehmet ve devlet erkânı) İstanbul’u fetheylemek gibi büyük bir erdeme ulaştılar. Onları kendimizle bir tutamayız.
Komutan olmak iki kefeli terazidir. Bir kefesi cennet, bir kefesi cehennemdir.
Dünyanın efendisi ben değil, reayadır ki, ziraat ve çiftçilik emrinde huzur ve rahatı terk ile iktisap ettikleri nimetle bizleri yaşatırlar.
Devlet adalet üzerine inşa edilir.
Hâkimiyet altınla, mücevherle olmaz. Ancak kılıçla olur. Kılıç hakkı olarak kazanılmış bir diyar da yine ancak kılıç ile muhafaza olunur.
Dünya kimseye payidar değildir.
Ben 3 kıtaya hükmediyorum ama balonun belli bir çapı var. Bu çap doğrultusunda ilerler isek birşey olmaz ama fazla şişirirsek elbet patlayacaktır…
Denizde savaşmadan, karada fetih olmaz.
Sanatkârlar, sizler her biriniz benim için tıpkı bir yeniçeri gibisiniz. Onların kılıcı sizin ise kaleminiz bize güç üstüne güç katacaktır…
Altın ver, altın ver ki görsünler hazinenin kudretini.
Hiçbir şeyi ben yaptım deme. Ele geçirdiğin tüm kaleler, kazandığın tüm başarılar Allah’ın bir lütfudur.
Bir zafer daha umuyorum. Hatta zaferi kendime vaad ediyorum.
Halk içinde devlet kadar itibarlı bir başka şey yoktur ama, dünyada bir nefeslik sıhhat gibi saadet ve zenginlik olmaz.
Dünya ne kadar küçük. (haritayı ikiye bölerek) Biz Doğu tarafını elimizde tutacağız.
Bu ne güzellik, bu ne yüz, bu ne kokudur? Aklım saçının kokusuyla doludur, Muhibbi (Kanuni) ansızın divane oldu, bu ne aşk, bu ne dert, bu ne huydur? (Hürrem Sultan’a atıf şiirlerinden biri)
Bir sapkın Divanımıza gelir ve Peygamberimiz Hazretlerinin yüksek şanına gölge düşürür, saçma sapan konuşmaya cüret eder ve saçmaladığı delillerle ispat edilip susturulamaz, çıkar gider. Buna sebep nedir?
Hayreddin! Seni Fransızlara yardım etmek ve İspanya üzerine yüklenmek üzere başkomutan yapıyorum. Bu seferki vazifen çok ağırdır. Çünkü Fransızlardan başka Akdeniz’de kimlerin donanması varsa, onlara meydan okuyacaksın. Kapıkulundan gerekli sayıda tüfekçiden başka, sana istediğin kuvvetleri de vereceğim.
Bu, harp demektir! Biz hakareti sineye çekecek kudretsizlerden, tabansızlardan değiliz. Tez zafer hazırlıkları tamamlansın. Belgrad Kapısı’nı kırmaya andımız vardır.
Ey Fransa Kralı Fransuva! Sefir-i Kebirimden aldığım mazhara göre haberim oldu ki, memleketinde dans namında Ala Mele-İnnas Fuhşiyyat ve Lubiyat yapıyormuşsun. İş bu Name-i Humayunumun eline vusulünden itibaren bu rezalete son vermediğin takdirde, Ordu-yu Humayunumla gelip seni kahretmeye muktedir olurum.
Güç ve yiğitliğin leoparı, cesaret ormanının kaplanı, iman gücüyle dolu bir yiğit, topraklarımızı geri alan aslan, tüm güçlerin okyanusunun paha biçilemez incisi, inancın savunucusu, vezir-i azamım, beylerbeyim İbrahim Paşa.
İnançlı tebaamıza yönelik süregiden soygunlar ve devletimize yönelik hakaretleriniz, bize Rodos adasını ve kalesini teslim etmenizi istemekten başka çare bırakmıyor. Eğer buna uyarsanız yedi kat göğü ve yeri yaratan Allah, altı ve yirmi bin peygamber ve göklerden gelen Hazreti Muhammed ve dört halife adına yemin ederiz ki; adadan serbestçe göçmenize müsaade edilecek ve orada kalmak isteyenlerin kılına zarar gelmeyecektir. Lakin emirlerimize derhal itimat gösterilmezse, hepiniz korkunç kılıcımızla paramparça edileceksiniz ve Rodos’un kuleleri, kalesi ve surları yer ile yeksan edilecek. Ne seni, ne de erlerini aklımdan çıkarmadığımdan kuşkunuz olmasın.
Kâfirin tedbiri bizi yolumuzdan çeviremez. Rodos illa alınacaktır. Yiğitlik bu mudur? Niçin gayret göstermezsiniz? Rodos şiddetli topçu ateşi ve hücumlarımız karşısında hala ayakta sallanıyor da neden bir türlü düşmüyor?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder