Manşet: Yağ satardık, bal satardık; ne güzel yıllardı kimsenin kimseyi satmadığı.
Herkesleşiyorsun. Yapma ne olur.
Özlemin azı çoğu olmaz, ağırdır işte!
Aklı yarda olanın, gözü yerde olur.
Buralardan gitme, buralar gitsin; sen gitme.
Yalnız olmak, yanlış kalpte olmaktan iyidir.
Allah çok verip azdırmasın, az verip aratmasın.
Sen benim şarkımsın, herkesin dili dönmez.
Ya farkıma vardığında, farkın kalmamış olursa?
Sabretmesini bil, vaktinden önce çiçek açmaz.
Oluruna bıraktım, olmuyorsa tamamen bırakacağım.
“Boşver” kelimesi de olmasaydı hayat çekilmezdi.
Ya kelebekler dünyayı gördükten sonra intihar ediyorsa?
Bu dünya iyi olanların değil, iyi oynayanların dünyası.
O da sevecekti ama işi cıktı demek ki. Yoksa kesin severdi.
Sen yeter ki çocukluk yap, gönlümde salıncağın hazır.
Herkesi geçtim de senin de öyle düşünmen kalbimi acıttı.
Demek ki neymiş; kahpe olan sadece Bizans değilmiş.
İplerdeki düğüm bir şekilde çözülür. Asıl mesele boğazdakiler.
Bir hoşçakala sığdırdı beni, yere göğe sığdıramadığım.
İki biradan sonra herkes herkesi sever. Sen beni kahvaltıda sev!
Aşkın kapısı her zaman açık, önemli olan sen aşka açık mısın?
Dünya gözü ile bakan yüzü, gönül gözü ile bakan özü görür. Mevlana
Yanıltmasın seni masum bakışlar, bazılarını şeytan ayakta alkışlar.
İplerdeki düğümler bir şekilde çözülür. Asıl mesele boğazındakiler. La Edri
Yorma kendini, bırak hayatına eşlik etmek isteyenler seninle gelsin.
Acıyorum sana, yemin ederim böyle bir sevginin içine ettiğin için acıyorum.
Yağ satardık, bal satardık; ne güzel yıllardı kimsenin kimseyi satmadığı.
Seni görmezken bile bu kadar seviyorsa gönlüm. Görünce nasıl dayansın ki!
Bir zamanlar senin çirkinliklerin de güzeldi; şimdi güzelliklerin bile çirkin.
Bana dikenini gösterirken, başkalarına çiçek açışını hiçbir zaman unutmayacağım.
Özlüyorum, ölüyorum, bitiyorum ama geri istemiyorum. Bu nasıl bir his lan.
İlk başta herkes iyidir. İnsanların ilk söylediklerine değil, son yaptıklarına bakacaksın.
Bazen senin hiçbir şey yapmana gerek kalmaz; Allah senin intikamını sessizce alır.
Bir kız hoşlandı mı, o adamın anneannesinden kayıp eniştesine kadar her şeyi öğrenir.
Umursamam gereken şeylere gereğinden fazla değer verip üzülmek gibi huyum var.
Hayata karşı ilk küskünlüğümüz; yanımızda sandığımız kişileri, karşımızda görmemizle başlar.
Ayrılıktan sonra, kalbini bir müddet ilişkiye kapatmak; yalnızlığı değil, asilliği gösterir.
Kalbimi kırdığın gecenin sabahında bile sana sarılıp ağlamak istiyorum. Bu kadar neden sever insan.
Birinin hayatına öylece girip… Onlar için değerli bir hale gelip, sonra da çekip gidemezsin öylece.
Bana düşman kim varsa hep zayıf noktamdan vurmaya çalıştı. Bilmedikleri insan yüzleştiği yaralarla kanatamazsınız.
Nasıl oluyor da insan, yaşamına onca güzellik katmış birini günün birinde bu kadar anlamsız bulabiliyor.
Ah benim sevdasında bencil ama yüreğinde sağlam sevdiğim. Aklıma gelişini seveyim. Ne güzel darmaduman ediyorsun beni.
Senin şerefe kaldırdığın kadehi ben hep mutluluğa kaldırdım… Çünkü senin şerefe benim ise mutluluğa ihtiyacım var.
Zayıf noktamı bilen kim varsa istisnasız oradan vurmaya çalıştı ama şöyle de bir şey var benim yüzleştiğim yarayla beni kanatamazsın.
Aradığı zaman uyuyormuş gibi rol yaptıklarımız var. Bir de uyurken aradığında ‘uyumuyordum konuşabiliriz’ dediklerimiz.
Bazen tanıdığına bin pişman olursun. Anandan emdiğin süt burnundan gelir. Bazen birini geç tanıdığına pişman olursun.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder