31 Mayıs 2018 Perşembe

Özlem Mesajları

Manşet: Özlemek için sevmişiz birçoğumuz, kavuşmak ne haddimize.
Sen aydınlığa ben sana hasret. Gel eritir demirleri bendeki ateş.
Sus be yüreğim! Ben de biliyorum özlediğimi. Sus da, bilmesin özlendiğini.
Dilimi tuttum da, yüreğim durmadı be mübarek. Özlüyorum işte.
Yatarken bana arkanı döndüğünde bile özlüyorum seni; yokluğunda kafayı yerim ben.
Hayatta da zamanla roller değişir; bu sefer o seni özler, senin umurunda olmaz.
Yaşadığım her an seni özlemeye itiyor beni ağır geliyor yokluğun beklediğimsin, özlediğimsin, özlemimsin.
Ben sadece kışın karpuzu yazın portakalı özlerdim. Şimdi bir de sen çıktın başıma.
Benden uzakta olduğunun ne önemi var ki? Ay da güneş de benden çok uzakta ama bir günüm onlarsız geçmiyor…
Süsledim gelin misali gençliğimi sandığıma kaldırdım. Sensiz geçen yılları sildirdim sana yeni zaman aldırdım.
Dudaklarım da bir ateş. Avuçlarımda alevsin. Sensiz yalnız sensiz içim. İlahımsın sevgilimsin, sen benim her şeyimsin.
“Gitme…” diyebilecek kadar güçlü olmalı insan. Çünkü hiç kimse, kaybettiklerini unutabilecek kadar güçlü değil.
Akşam olunca hüzünle dolarım, ateşini bağrımda yakarım, özlemle gül gibi solarım, gülün ömrüyle değil sevdasıyla yaşarım.
Şimdi uzaktasın, benimle değil ben ise yalnızım, seninle değil adın kalbimde, dilimde değil seni çok özledim, elimde değil.
Hasretim rengine siyah mı desem ağarmak bilmiyor sonsuz geceler ya gülerdim ya olurdum görsem ömrümden uzansa sensiz geceler.
Terk eden kişinin gittiği yerde aradığını bulamayınca dönüp ‘özledim’ demesi; özlediğinden değil, eşek gibi pişman olduğundandır…
Sevdimse; verdiğin yürekle sevdim sen açtın bu ufku karşımda sonsuz Yürüdüm bir yolun sonuna geldim Yıkık, üzgün ve paramparça sensiz.
Yalnızlık gecelerin, ümit bekleyenlerin, hayal çaresizlerin, yağmur sokakların, tebessüm dudakların, sen ise yalnız benimsin bir tanem.
Ben sana gitme demiyorum hobi olarak yine git. Ama bakkala git kuaföre git ne bileyim komşuya git ama fazla uzaklaşma benden özlüyorum.
Sensiz yalnız sensiz içim. Gözyaşlarım yağmur gibi… Yanağımı ıslatıyor, kollarım bekliyor seni, öpsem öpsem ellerini, yine de sana hasretim.
Gözlerim daldı, gücüm yetmiyor gurbete ırgat kaldım, sen olmayınca sordum ondan buna beleş satmıyor, umudu yokuşa saldım, sen olmayınca.
Gecenin karanlığında, güneşin ışığında, suyun damlasında, selin coşkusunda kimi yanımdasın kimi rüyamda ama hep aklımdasın sakin unutma.
Eğer canın sıkılıyorsa, gece her zamankinden karanlık gözüküyorsa, gökyüzüne bak ve sabahı düşün inan sabahı bekleyen tek sen olmayacaksın.
Ansızın bir duygu körüklenirse yüreğinde, aklına takılırsa uzaklar ve bir de kulakların çınlarsa amansız, bil ki. Bir yerlerde özlenmişsindir.
Yaşamak özlemsiz, özlem sevgisiz, sevgide sensiz olmaz… Unutma sevmek daima beraber olmak değildir. Sen yokken bile seni o yürekte yaşatabilmektir.
Yüz yıl oldu yüzünü görmeyeli, belini sarmayalı, gözünün içinde durmayalı, aklının aydınlığına sorular sormayalı, dokunmayalı sıcaklığına karnının.
Her zaman duyamadığımız o toprak kokusu, bu zamanda aranan gerçek sevgiler gibi yağmur arkasında saklı olan toprak kokusu gibi ortaya çıksa keşke…
Unutmanın zor olduğunu bile bile… Beni sevmediğinin farkında, bir ömür geçirdiğinin gerekçesiyle… Yüreğimdeki, içimdeki isyanı susturmaya çalışarak…
Yokluğun sırtıma saplandı bir bıçak gibi akıtır taşa, toprağa kanımı Dünya seninle aydınlık ve güzeldi şimdi bin güneş doğsa götüremez karanlığımı…
Biraz buruk bir duygu yüklenirse yüreğine gözlerin zaman zaman takılırsa uzaklara kulakların ansızın çınlarsa bil ki bir yerlerde delice özleniyorsun.
Bütün kadehlerimi hep sana adıyorum hep senin için bu bir bir boşalan şişeler Umutsuzluğum, sarhoşluğum senin eserin Senin yüzünden bu delicesine içmeler…
Bir gün anlarsın hayal kurmayı; beklemeyi, ümit etmeyi. Lanet edersin yaşadığına… Maziden ne kalmışsa yırtar atarsın. Seni sevdiğimi işte o gün anlarsın.
Pişmanlıklar içinde. Boğazımdaki düğümlenmiş hatıraların anısıyla, seni içimde bitirircesine resimlerimizi kestim tek tek, mektuplarımızı yaktım kul olana dek…
Çarşıda kaybolan çocuğun elinde soğuyan anne sıcaklığı hızıyla ayrıldın benden, Oysa ben çay bardağında bırakılan dudak payı kadar bile ayrı kalamam senden.
Biliyorum bugün kulakların bir başka çınlayacak, anlayacaksın seni yine nasıl andığımı, özlediğimi ellerin titreyecek, gözlerin yollarda kalacak, sende hissedeceksin yüreğimde neler hissettiğimi.
Belki simdi yoksun buralarda, elini tutamasam sesini duyamasam da hasretini unutturan varlığın var yanımda garip bir duygu var yalnızlığımda özledim bir tanem özledim seni…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder